Yine yüzde 50’nin üzerine çıkacağız

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Lideri Recep Tayyip Erdoğan, “Şimdi bakıyorsunuz birileri çıkıp ileri geri konuşuyor. Ne diyorlar? ‘Türkiye’nin Suriye’de ne işi var?’ Bunu diyecek kadar kendi tarihini bilmeyenleri kültür ve medeniyet değerlerimizden mahrum olanları görüyoruz” dedi. Partisinin Serdivan Spor Salonu’nda düzenlenen Sakarya 8. Olağan Vilayet Kongresi’nde konuşan Erdoğan, Sakarya’nın asırlardır orada yaşayan kardeşlerinin yanı sıra son 150 yılda Kafkasya’dan Balkanlara kadar gönül coğrafyasının dört bir yanından gelen kardeşlerine de kucağını açan bir kent olduğunu söyledi.

Türkiye’de kardeşliğin, diğerkamlığın, dara düşene el uzatmanın değerini en âlâ Sakaryalıların bildiğini belirten Erdoğan, “Şehrimizin sembol yerlerinden biri olduğu Anadolu coğrafyası, son devirde zalimlerin zulmünden kaçarak sığınanları da bağrına basmıştır. Hudutlarımız içinde ve çabucak tabanında hayata tutunmaya çalışan Suriyeli kardeşlerimize kol kanat gererek, kardeşlik hukukumuzun gereğini yerine getirdik. Bunu da şikayet ederek değil ha, muhacirlere ensar olma şuuruyla yaptık” sözlerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Şimdi bakıyorsunuz birileri çıkıp ileri geri konuşuyor. Ne diyorlar? ‘Türkiye’nin Suriye’de ne işi var?’ Bunu diyecek kadar kendi tarihini bilmeyenleri kültür ve medeniyet değerlerimizden mahrum olanları görüyoruz. Kimi bu soruyu cahilliğinden, mevcut CHP idaresi üzere olanların birden fazla da büsbütün ideolojik fanatizmden soruyor. Artık gördün mü, niye bizim oralarda olduğumuzu? Artık gördünüz mü bizim niye Suriye’de olduğumuzu? Ne oldu artık? Suriye’nin başındaki nerede? Şu anda Suriye’den gelen kardeşlerimiz, artık neredeler? Diyorlar ki, ‘Biz tekrar topraklarımıza dönüyoruz.’ Parti içi iktidar uğraşından başlarını kaldırıp iki satır tarih okuyacak, bir iki makale karıştıracak vakitleri dahi yok.”

Türkiye’nin çabucak tabanında kritik gelişmeler yaşandığını lisana getiren Erdoğan, “Ama bunlar ne olup bittiğini takip bile etmiyorlar. O denli ki dünya yıkılsa, üçüncü cihan harbi çıksa inanın CHP idaresinin umurunda olmaz. Mesela şu soruyu kendilerine hiç sormuyorlar. Birinci Dünya Savaşı, bölgemizde sonları tekrar belirlerken, kurallar öteki türlü zuhur etseydi sanki ne olurdu? Kuvvetle mümkün, Halep dediğimiz, İdlib dediğimiz, Hama dediğimiz, Şam dediğimiz, Rakka dediğimiz kentler tıpkı Antep üzere, tıpkı Hatay üzere, tıpkı Urfa üzere bizim birer vilayetimiz olacaktı. Bu kentler sonlarımız dışında kaldı diye herhalde oralarda yaşayan insanlarımızla bağımızı tümden kesecek değildik” diye konuştu.

Suriye’de 2011’de başlayan ve 13 yıldan fazla süren iç çatışmaların kardeşlik iklimini diğer bir boyuta taşıdığını lisana getiren Erdoğan, kelamlarını şöyle sürdürdü: “Dünyada bizden diğer hiçbir ülkenin altından kalkamayacağı siyasi ve toplumsal bir yükü hiç tereddüt etmeden sırtlandık. Asırlara sari kardeşlik hukukumuzun gereğini yerine getirirken içeriden ve dışarıdan üzerimize gelen kaç baskıyı, ithamı, tahriki, provokasyonu göğüslemek mecburiyetinde kaldık. İnsani ve ahlaki temelden mahrum bu hücumlara karşın asla geri adım atmadık. Pekala sonuçta kim haklı çıktı? Allah’a hamdolsun, biz haklı çıktık. Rabbim bizi ne milletimize ne Suriyeli mazlumlara mahcup etmedi. İşte 13 yıl sonra Suriye tekrar özgürleşme yolunda birinci adımını attı. Altmış bir yıllık zulmün gerisinden Baas rejimi düşerken Esed pılını, pırtısını toplayıp bir gecede kaçmak zorunda kaldı.”

Suriye’de nizam ve güvenliğin sağlanmaya başladığını belirten Erdoğan, “Suriye’de meskeni, toprağı, akrabası olan konuklarımız de yavaş yavaş geri dönüş yoluna geçti. İnşallah Suriye’nin öteki kısımlarını da terör örgütlerinden temizleyerek bu kardeşlerimizin tamamının yuvalarına kavuşması için gereken tabanı oluşturacağız” sözlerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tenkitlerini sürdürerek, konuşmasına şöyle devam etti: “Bir de şu konu var; Yıllarca yalnızca ve yalnızca Suriyeli, Afgan ve başka yabancılara düşmanlık üzerinden güya siyaset yapanların artık varlık sebepleri ortadan kalktığına nazaran bundan sonra millete ne diyeceklerini merak ediyoruz. Azıcık ahlakları, azıcık utanma hisleri, azıcık insani hassaslıkları varsa partilerinin tabelalarını indirir, siyasete tövbe eder, siyaset öncesi işlerine geri dönerler. Ancak biliyoruz ki bunların sıkıntısı rastgele bir sıkıntıyı sahiplenmek, rastgele bir davayı savunmak değil, konjonktürel problemler üzerinden kendilerine bedavadan çıkar sağlamaktır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son mahalli seçimlerde dilek etmedikleri bir neticeyi elde etmiş olsalar da bunu bir yol kazası olarak kabul ettiklerini söyledi. Erdoğan, “Son seçimlerden çıkardığımız dersler ışığında gereken düzeltmeleri her kademede yapıyoruz ve yapacağız. Önümüzdeki seçimlerde yine yüzde 50 çıtasını üzerine çıkacağımızdan kuşku duymuyorum” dedi.

AK Parti Kocaeli 8. Olağan Vilayet Kongresi’nde konuşan Erdoğan Suriye krizi bunların tüm foyasının ortaya dökülmesini sağlamıştır” dedi. “PYD’yi terör örgütü olarak görüp görmediğinize asıl sizin karşılık vermeniz gerekir. YPG/PYD konusunda siz de eski genel lideriniz üzere mi düşünüyorsunuz?” diye soran Erdoğan’ın sözleri özetle şu halde: Son 2 haftadır Suriye’deki gelişmelere bakmak bile AK Parti ve Cumhur İttifakı’nın Türkiye için ne manaya geldiğini anlamak için kafidir. Son 22 yılda muhalefetin isabetli hal sergilediği neredeyse tek bir milletlerarası olay yok. Rusya-Ukrayna savaşında Türkiye batıdan dışlanıyor diyerek ülkemizi bu çatışmanın tarafı haline getirmek için adeta seferber oldular. Azerbaycan 30 yıllık işgalin akabinde Karabağ’ı kurtarmak için harekete geçtiğinde en fazla reaksiyon bizim muhalefetten geldi.”

“Dönemin CHP Genel Lider Yardımcısı çıktı, Türkiye’yi Azerbaycan’a silah yardımı yapmakla suçladı. Libya krizinde diğerlerinden önce CHP ve şurekasından reaksiyon gördü. ‘Libya’da ne işimiz var’ diyeni mi ararsın? ‘Arap çölü’ diyerek insanları aşağılananları mı ararsın. Suriye krizi bunların tüm foyasının ortaya dökülmesini sağlamıştır. Suriye sıkıntısı Türkiye’deki kimin nerede durduğunu bilhassa gösteren bir turnusol olmuştur. Hatırlayın o günlerde CHP’nin devrik genel başkanı ‘Ortadoğu bataklığı’ diye oryantalist bir kavram uydurdu. Ne manaya geldiğini kendisinin de bilmediği kavram üzerinden hem kamuoyunu hem toplumu zehirledi, nefret tohumları saçtı.”

“MİT TIR’ları kumpasında FETÖ’cü alçaklara takviye verilmesinden PKK’nın Suriye uzantısına kadar her yolu denediler. Baas rejimini aklamak için vicdanlarını bile tatile çıkardılar. Suriyeli muhacirlere dönük nefret telaffuzlarını burada saymıyorum. Meskenini, yurdunu, eşini, dostunu kaybetmiş mazlumları sadece seçimde 2-3 oy daha fazla alabilmek için arsızca maksat gösterdiler. Neonazi örgütlerinin Avrupa’daki gurbetçilere yaptıklarını maalesef CHP ve yandaşları ülkemizdeki muhacirlere yaptı. Suriye sorununda açıkça çuvallamalarına karşın yanlışta ısrar etmeyi hala sürdürüyorlar. Kendi iç kavgalarına, iç ayak oyunlarına öylesine dalmış durumdalar ki, Türkiye’de, bölgemizde, dünyada neler oluyor haberleri bile yok. Bir gün önce Suriye’deki sorunun tahlilini Esed’le görüşmekten geçtiğini söylerken sonraki gün ‘Suriye diktatörden kurtuldu’ diyerek omurgasız bir biçimde bataklıkta çırpınıp durdular. Suriyeli mazlumlara yönelik ırkçı histeri nöbetleri tam 13 yıl bir türlü geçiremedi. Baas rejimin hapishanelerinden yansıyan insanlık dışı azap, mevt ve zulüm manzaraları bile bunları insani çizgiye getirmedi. Bölücü örgütün Suriyeli uzantısına kefil olan sizin eski genel başkanınızdı.

Esed’in af davetine kanıp rejimin denetim ettiği kentlere dönenlerin “Cezaevi” denilen ölümhanelerde türlü azaplara uğradıktan sonra katledildiklerine dikkati çeken Erdoğan, “Televizyonlara, gazetelere, toplumsal medya mecralarına yansıyan vahşet kıssalarını dinlemeye insanın yüreği dayanmıyor. Ancak CHP Genel Başkanı, Esed’in kendisinin bile inanmadığı af ilanına prim vererek son ana kadar bunun reklamını yapmıştır. Oraya gidecekti ya, Esed’i ziyaret edecekti ya. Özgür Bey ne oldu? Niçin gitmedin ya? O ziyareti gerçekleştirseydin ya. Rabb’im, ülkemizi bunların eline düşmekten koruma eylesin diyorum” tabirlerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ile telefonda görüştü. Erdoğan ile Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı el-Burhan’ın görüşmesinde Türkiye ile Sudan ikili münasebetleri, bölgesel ve global bahisler ele alındı. Erdoğan, Somali ile Etiyopya uyuşmazlığında olduğu üzere Sudan ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ortasındaki uyuşmazlıkların giderilmesi için de Türkiye’nin devreye girebileceğini, Sudan’da sulh ve istikrarın sağlanması, toprak bütünlüğü ve egemenliğinin korunması ile ülkenin dış müdahalelerin alanı haline gelmemesinin Türkiye için temel temeller olduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Etiyopya ve Somali ortasındaki muahedede öncülüğü için bir çok ülke ve memleketler arası kurumdan teşekkür iletileri geldi. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Etiyopya ve Somali ortasında imzalanan Ankara Bildirisi’ni memnuniyetle karşıladığını belirterek, Erdoğan’a mutabakat sağlanması konusunda oynadığı rol için teşekkür etti. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), muahedeyi memnuniyetle karşıladığını bildirdi. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken da muahedeye aracılık ettiği için Türkiye’ye teşekkür etti.

Erdoğan, “Suriye’deki ihtilale şaşı bakanlara, sıkıntıyı diğer güçlerin tezgahı düzeyine indirenlere en hoş yanıt Şam’daki yer altı hapishaneleridir” dedi. Erdoğan, “Bunları televizyonlarda izlediniz değil mi? O hapishanelerin halini gördünüz değil mi? Esed bu insanlara nasıl zulmetmiş ve o cezaevlerinde girerken 60 kilo, 70 kilo olan o beşerler, ne yazık ki artık çıkarken oradan 30 kiloya düşmüşler. Zulüm ile abad olunmaz, alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste” diye konuştu.