Yunan kadar şımarıklar: Muhalif isimler Ege’de savaş mı istiyorlar?

Türkiye, son yıllarda dış siyasette izlediği etkin ve çok istikametli stratejilerle global arenada tesirini artırmaya devam ediyor. Bölgesel ve global problemlere yönelik proaktif yaklaşımlarıyla dikkat çeken Türkiye, diplomatik teşebbüsleriyle barış ve istikrar arayışında kıymetli bir rol üstleniyor. Orta Doğu’dan Afrika’ya, Avrupa’dan Asya’ya geniş bir coğrafyada, hem insani yardımlar hem de diplomatik tahliller sunarak milletlerarası saygınlığını pekiştiriyor. Bilhassa arabuluculuk faaliyetleri ve güçlü insani diplomasiyle, Türkiye’nin dış siyaseti global seviyede takdir topluyor.

Savunma sanayi alanında parmakla gösterilen ülkeler ortasında yer alan Türkiye, son periyotta deniz gücü alanında kaydettiği değerli adımlarla da dikkat çekiyor. Yerli savunma sanayiine yapılan yatırımlar sayesinde donanma gücünü değerli ölçüde artıran Türkiye, ulusal gemi ve denizaltı projeleriyle bölgesel denizcilik kapasitesini genişletiyor.

MİLGEM projesi kapsamında inşa edilen yerli fırkateyn ve korvetler, Türk Deniz Kuvvetleri’nin envanterine katılırken, amfibi atak gemisi TCG Anadolu’nun devreye girmesiyle Türkiye, denizlerdeki aktifliğini artıran az sayıda ülkeden biri haline geldi. Ayrıyeten yerli insansız deniz araçları (İDA) ve denizaltı projeleri, Türkiye’nin deniz güvenliği ve savunmasında teknolojiye dayalı yenilikçi tahliller sundu. Bu gelişmeler, Türkiye’nin Akdeniz ve Ege başta olmak üzere bölgesel sularda daha güçlü bir aktör olmasına katkı sağlarken, milletlerarası arenada da denizcilik kapasitesini güçlendirdi.

Son periyotta Ege Denizi’nde Yunan botlarının Türkiye karasularına yönelik ihlalleri, iki ülke ortasında tansiyonu yine artırma uğraşına dönüştü. Türk Kıyı Güvenlik takımları, ihlaller karşısında gerekli tedbirleri alarak Türkiye’nin egemenlik haklarını muhafaza istikametinde önlemlerini artırdı.

20 Eylül sabahı, Yunanistan Kıyı Güvenlik botu, Muğla’nın Bodrum ilçesi Akyarlar Mahallesi’ndeki Akçabük Koyu’na kadar girerek Türk karasularını ihlal etti. Yunan botu göçmen kaçakçısını takip etme gerekçesiyle karaya 50 metre kadar yaklaştı. Tıpkı Yunan botu, bir gün evvel de Datça kıyılarında Türk karasularını ihlal etmişti. Datçalı bir balıkçı tarafından kaydedilen ve toplumsal medyada paylaşılan manzaralarda, Yunan Kıyı Güvenlik botunun karaya yanaştığı ve maskeli bir kişinin zodyak botu denize çekerek bölgeden uzaklaştığı görüldü.

Yunan botu, Simi Adası’na hakikat hareket ederken, Türkiye’den diplomatik tepkiler gecikmedi. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, bu ihlallere karşı rahatsızlığını Yunanistan Denizcilik ve Ada Politikaları Bakanı Christos Stylianides’e iletti. Yapılan resmi açıklamada, Bakan Yerlikaya’nın, iyi komşuluk bağlarının sürdürülmesi için bu cins ihlallerin kabul edilemez olduğunu vurguladığı belirtildi. Stylianides ise, olayların siyasi bir boyut taşımadığını ve benzeri ihlallerin tekrarlanmaması için inceleme başlatıldığını, Türk makamlarının bilgilendirileceğini ifade etti.

Türkiye’nin bu adımlarına ve savunma sanayi alanındaki atılımlarına kulak tıkayarak üç maymunu oynamaya devam eden muhalefet ise Yunan botlarının gerçekleştirdiği ihlaller üzerinden Atina’yı değil tekrar Ankara’yı gaye aldı.

Sosyal medyada muhalif hesaplar tarafından bahisle ilgili yapılan paylaşımlarla kirli bir algı oluşturulmaya çalışıldı.

Türkiye’nin dış siyaset adımlarını gaye alan CHP İstanbul Milletvekili Namık Tan, Mavi Vatan için “masal” sözünü kullanmış ve büyük reaksiyon çekmişti.

Ancak tıpkı Tan yunan botlarının tacizlerini fırsat bilerek ‘vatanseverlik’ ismi altında X’ten yaptığı paylaşımlarla Türkiye’yi güçsüz gösterme gayretine girişti.

Özdil kendi kanalında yaptığı konuşmada Yunanistan’ın Türk karasularını ihlal etmesini yasallaştırdı. Simi adasında çekildiği sav edilen bir manzara üzerinden yaptığı yorumda Yunan kıyı güvenlik botlarının Datça’ya gelmesini Simi Adası’na mültecileri bırakan göçmen kaçakçısını yakalamak olduğunu sav eden Özdil, Yunanistan’ın Türkiye’yi rezil ettiğini söyleyecek kadar ileri giderek Atina’ya övgüler dizdi.